Türk edebiyatının önemli yazarlarından Gürsel Korat, “Kapadokya Dörtlüsü” olarak bilinen roman serisinin son halkası üzerinde çalışmak üzere iki hafta süresince üniversitemizin konuğuydu. Gürsel Korat’a akademisyen-yazar eşi Tuğba Çelik de eşlik etti ve Çelik de bu süreçte kendi yazma faaliyetlerini sürdürdü. Bu süreç içinde yazarların yazma eylemini merkezimizle ve KÜN hocalarıyla paylaştığı çeşitli görüşmeler yapıldı. Bunun yanında ayrıca, dışarıdan katılımcılara açık olarak iki söyleşi gerçekleştirildi. Bunlardan ilki, “Gürsel Korat’la Kapadokya ve Edebiyat Üzerine” ismiyle 19 Ağustos 2022’de KÜN Medrese Binası’nın ek bina avlusunda; ikincisi ise 25 Ağustos 2022’de Mustafapaşa’nın doğal güzelliklerinden biri olan Saklı Vadi’de “Kapadokya’da Olmak: Gürsel Korat ve Tuğba Çelik’le Edebiyat ve Mekân İlişkisi” ismiyle gerçekleşti.
İlk etkinlik olan “Gürsel Korat’la Kapadokya ve Edebiyat Üzerine” söyleşisine üniversitemiz hocaları ve öğrencilerinin yanı sıra bölgede yaşayan edebiyata meraklılar da ilgi gösterdi. Söyleşi sırasında Kapadokya Dörtlemesi’nin oluşum sürecinde üslup olarak etkilendiği yazarlardan bahseden Korat, Kapadokya bölgesi konuşma dilinin eserlerine anlatım zenginliği kattığı, Kapadokya’nın kültürel dokusunu en iyi şekilde yansıtabilmek için konuşma dilini eserlerinde özenle ele almak için gösterdiği çaba ve yöntemleri anlattı. Korat bölgenin tarihi ve kültürel dokusunu örnekleyen eserler hakkında da bilgi verdi.
İkinci etkinlik olan “Gürsel Korat ve Tuğba Çelik’le Edebiyat ve Mekân İlişkisi” başlıklı söyleşi, Mustafapaşa’nın gizli doğal güzelliklerinden biri olan Saklı Vadi’de gerçekleşti. Söyleşi sırasında, özellikle yazarların içinde bulunduğu Kapadokya özelinde mekânın yazma eylemi üzerine etkisi konuları konuşuldu. Maurice Merleau-Ponty, Jacques Derrida, Virginia Woolf, Marcel Proust, Yaşar Kemal ve Tolstoy gibi isimlerin anıldığı söyleşi sırasında yazarlar mekanla kurdukları ilişkiyi ele aldılar. Korat, kendisini Kapadokya’nın genellikle geçmişe götüren; Çelik ise tam tersine geleceğe götüren bir etkisi olduğunu belirtti. Yazarlar ayrıca Kapadokya bölgesinin dingin, sessiz ve mistik havasının ilham veren bir etkisi olduğunu ve yazma faaliyetlerinin çok verimli olduğunu ifade ettiler.
Söyleşiler, Kapadokya’nın sadece tarihi ve doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda edebiyata ve sanata ilham veren güçlü atmosferiyle de önemli bir merkez olduğunu bir kez daha gösterdi.
